Şrift:
Emin Çölaşan: - Vallahi böyle dedi!
29.08.2014 [11:28] - Gündəm, Türk dünyası-Turan, DAVAMın yazıları
Sevgili okuyucularım, malum şahıs dün -anayasa uyarınca- Meclis kürsüsüne çıkıp kendince ant içti!..
Tek ayağı belki havada, ne dediğini bilmeden, kendi ettiği yemine inanmadan!..
Başka bir deyişle, yalan söyledi.
“Büyük Türk Milleti” dedi.
“Türk Milleti” diyemeyen şahıs üstelik “Büyük Türk Milleti” diye okumak zorunda kaldı! Kendiliğinden değil, anayasa öyle emrettiği için!
“Tarafsız” olacağını iddia etti.
PKK ve Apo ile bire bir pazarlık masasında olduğunu unutup “Ülkenin bölünmez bütünlüğünden” dem vurdu.
Hukuku katleden, adaleti ayaklar altında süründüren aynı şahıs “Hukukun üstünlüğü” dedi.
“Atatürk’ten nefret eden” Tayyip kürsüde “Atatürk ilke ve devrimlerine ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağını” vurgulamak zorunda kaldı.
Hem de “Namusu ve şerefi” üzerine!
Eksiği var fazlası yok, vallahi de billahi de aynen bunları söyledi.
* * * *
O bizim değil, sadece AKP’nin cumhurbaşkanı olacak. Partisini ve hükümetini yeni makamından keyfine göre yönetecek.
Yeni sadrazamı, baş veziri ve emir kulu Davutoğlu Ahmet’le birlikte ülkenin tek egemeni olacak.
Hırçınlığı ile ülkeyi gerecek, ona buna sataşacak, posta koyacak, bağırıp çağıracak, hukuku yok etmeyi sürdürecek, Türk Milleti’ni sinir hastası yapmaya devam edecek.
Fırsatını bulursa Osmanlı’nın son günlerini Türkiye Cumhuriyeti’ne monte edecek, laik Cumhuriyet ilkelerini paspas gibi çiğneyecek.
* * * *
Ne yazık ki ayakta uyuyan, hırsızlığı, yolsuzluğu ve rüşveti normal karşılayan, “Çaldılarsa benden çaldılar kime ne” diyebilen bir toplum çoğunluğu oluşturdular.
Bu çoğunluk tümüyle devşirildi.
Bunu başardıklarını itiraf edelim.
Herifler çoğunluğun gözünün içine baka baka yalan söylüyor, çoğunluk hipnotize olmuş, alkış tutuyor.
Onlara dokunmayan yılan bin yaşasın!
İnsanlık, dürüstlük, yurt sevgisi falan çöp kutusuna atıldı. O kavramları yok ettiler.
* * * *
Beleş makarna nohutla besledikleri kitleler nasıl hoyratça sömürüldüklerini görmek istemiyor.
İktidar yandaşı uyanıkların malı nasıl götürdüğünü, kendileri “Allah peygamber” diye uyutulurken onların nasıl bir lüks ve şatafat içinde yaşadıklarını da görmek istemiyor.
Son sadrazam Davutoğlu Ahmet için devletin Ankara’da, Kırlangıç sokakta yıllar önce kiraladığı lüks bir villa var.
Dört katlı villa Hattat ailesine ait.
Devlet buraya ayda 65 bin Törkiş lira kira ödüyor.
Benim bu iktidara oy veren fakir fukara vatandaşım ise bu lüksü, bu şatafatı görmezden geliyor.
Sen soyulmayı, horlanmayı, ezilmeyi, uyutulmayı çoktaaan hak etmişsin benim sevgili vatandaşım!
Sen ki sorulduğunda kendini “Milliyetçi” olarak tanımlarsın, Kürdistan’ın bu iktidar tarafından nasıl kurulmak üzere olduğuna bir saniye olsun bakmazsın bile!
Diyarbakır’da iki gün içerisinde iki polisimiz şehit edildi, sana ne be kardeşim! Sen işine bak, sana dokunmayan yılan bin yaşasın!
* * * *
MHP dünkü yemin törenine katıldı. Bunu bir şaka olarak görmek isterdim ama değil. Demek ki MHP, Tayyip’e desteğini olanca gücüyle sürdürecek ve iktidara stepne olmaya devam edecek.
Bu partinin ve Devlet Bahçeli’nin ne yapmak istediğini, bunun nasıl bir muhalefet partisi olduğunu anlamak bizim açımızdan mümkün değil.
Seçim öncesinde her gün en ağır sözlerle Tayyip’e yükleneceksin, sonra da onun ant içme töreninde hazır bulunup ayakta alkışlayacaksın!
Helal olsun!
Tayyip’in bıktırıcı yalanı
Sevgili okuyucularım, belki altıncı yedinci kez oldu. Tayyip Meclis dahil kürsülere çıkıp hep aynı yalanı yüzü hiç kızarmadan söylüyor:
“Hani bir köşe yazarı vardı ya, biz paradan altı sıfır atarsak Taksim meydanına çıkıp eşek gibi anıracağını söylemişti. Biz onun anırmasını bekliyoruz.”
O sırada yandaş olan Zaman gazetesi onun bu sözlerini haberinde iki kez kullandı. Tek eklediği, “Başbakan bu sözleriyle Emin Çölaşan’ı kastetti” cümlesi oldu.
Avukatım Serhan Özdemir bu gazeteyi iki kez mahkemeye verdi ve ikisinde de tazminat kazandık. (Ankara 5. ve 13. Asliye Hukuk mahkemeleri.) Yargıtay bu iki kararı da onadı ve kesinleşti…
Çünkü ben dahil hiçbir köşe yazarı böyle bir yazı yazmamış, böyle bir şey söylememiş, anırmaktan falan söz etmemişti.
Her iki davada da mahkemeden aynı şeyi istedik:
“Gazete bu iddiasını kanıtlasın, o söz hangi köşe yazarına aitse o yazıyı göstersin.”
Doğal olarak gösteremediler çünkü yalandı.
* * * *
Tayyip aynı yalanı partisinin önceki gün düzenlenen kurultayında da söyledi. Huylu huyundan vazgeçmez. Cumhurbaşkanı seçilmişti ama yine yalan söylüyor, ancak isim vermesi mümkün olmuyordu… Çünkü böyle bir olay yoktu. İsim vermediği için biz kendisini dava edemiyorduk.
Dün yandaş Türkiye gazetesi bu haberi benim ismimi katarak kullandı. Bazı internet siteleri aynı biçimde yer verdi.
Avukatım Serhan Özdemir kesinleşmiş Yargıtay kararları doğrultusunda şimdi bunların tamamını mahkemeye veriyor.
Bir başbakan ki, şimdi cumhurbaşkanı seçilmiş!.. Böylesine yalanları nasıl söyler, akıl alacak şey değildir.
Bu şahıs böyle bir yalanı söylerken bile bu kadar pervasız oluyorsa, öteki devlet işlerinde acep ne yapıyor!
Anladığım kadarıyla Tayyip birilerini ille de anırtmak istiyor!
Biraz daha sabırlı olalım, bakalım sonunda kim kimi anırtır!
Bu xəbər oxucular tərəfindən 2227 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed