Şrift:
Emin Çölaşan: - Daha fazla bekletmeyin Apo’yu!..
02.09.2014 [10:19] - Gündəm, DAVAMın yazıları
Sevgili okuyucularım, işlerini tıkır tıkır yürütüyorlar. Bir hamle yapıp (şimdilik) kazanıyorlar, sonra ikinci hamle geliyor ve yine kazanıyorlar.
Hep böyle olacağını zannediyorlar!
30 Mart yerel seçimlerini kazandılar.
Anayasayı Tayyip Çankaya’ya zıplasın diye 2012 yılında değiştirdiler, referandumda kazandılar, amaca yine şimdilik ulaştılar.
Padişah efendimiz yeni sarayına çıktı, sadrazam Davutoğlu Ahmet Paşa’ya Heyet-i Vükela’yı kurma görevini verdi ve heyet kuruldu.
Listeyi zaten daha önce onun eline tutuşturmuştu.
Şimdi sırada hükümet programının görüşülmesi ve güven oylaması var. Onu da tereyağdan kıl çeker gibi halledip işi bitirecekler.
Öyle bir siyasi yapı altında yaşıyoruz ki, devlet erkinin bütün yetkileri bir diktatörün elinde.
Yasama, yürütme ve yargı bir tek şahsın emrinde ve hizmetinde.
Hiç kuşkunuz olmasın, okunacak hükümet programına “Hilafet makamının yeniden kurulması için hükümetimiz tarafından çalışmalar başlatılacaktır” diye bir hüküm konulsa, onu da dinleyip el kaldırırlar.
* * * *
Ancak şimdi ellerinde çok daha önemli bir konu var.
Apo’ya af getirip salıvermek!
Hemen belirteyim ki bu çalışmalar hızlandığında, Tayyip’e Tanrı gibi tapan kitlelerden, yani yüzde 50’den hiçbir tepki gelmeyecek.
Ama geri kalan yüzde 50 yurtsever insanımız buna doğal olarak isyan edecek.
Hükümet şimdi süreci hızlandırmak, bunun yolunu yordamını bulmak için çaba harcayacak.
Öyle ya, Tayyip Çankaya’ya zıpladı…
Ahmet sadrazam oldu, eskisinden bir farkı olmayan yeni ekip kuruldu…
Türkiye dikensiz gül bahçesine (!) dönüştü.
İster as ister kes, istersen salıver gitsin!
* * * *
Apo çıkacak dertler bitecek de, acaba nasıl çıkacak! İşin altyapısı şimdiden hazırlanıyor.
Apo İmralı’daki huzurevinde krallar gibi ağırlanıyor. Her gün istediği yemekler çıkarılıyor, bir dediği iki edilmiyor.
Heyet ziyaretleri derseniz, aksatmadan yapılıyor.
Hep birlikte yemekler yeniliyor, çaylar kahveler içiliyor ve sıra geliyor Apo’nun mesajlarını yazdırmasına.
Ada dönüşünde o mesajlar anında medyaya servis ediliyor, emir ve istekleri örgüt dahil dünyanın dört bir yanına duyuruluyor.
Ziyaretine gidenler sadece özel heyetler değil.
MİT ekibi sürekli onun yanında.
Heyete bazen müsteşar da katılıyor ve Apo ile pazarlıklar devletin en üst kademesi tarafından yapılıyor.
Devlet heyetine söyledikleri, özel istekleri ve öteki ayrıntılar anında Tayyip’e vesaireye bildiriliyor.
* * * *
Ancak Apo sabırsız. Her seferinde yakınıyor:
“Yeter artık, beni tahliye edin. Burada hastalandım. Sürekli burnum akıyor, öksürüyorum. Beni bırakın, karşılığında örgütü yumuşatayım. Ne isterseniz yapmaya hazırım.”
Kendisine her seferinde aynı şey söyleniyor:
“Sayın Öcalan, en kısa zamanda bırakılacaksınız. Hükümetimiz bu konuda kararlı. Biraz daha sabır lütfen…”
Hiç kimsenin aklına “Ulan sen bu ülkeyi mahveden adamsın. Senin yüzünden binlerce şehit verdik. O zaman aklın neredeydi? O zaman karıları yanına alıp göbeğini kaşıyordun, Türkiye Cumhuriyetine sövüp tehdit ediyordun. Dur bakalım hele, bunca suçunun cezasını 15 yıl hapis yatarak çekmiş olacağını mı zannediyorsun” demek gelmiyor.
* * * *
Apo’nun sık sık yakındığı bir konu vardı. Kendisini ziyarete gelen Kürtçü heyetlerle konuşma süresi birkaç saati geçmiyor ve kısa kalıyordu!
İmralı’da kendisini ziyarete gelenler için bir özel konukevi yapılmasını istedi.
Onun hiçbir önerisine “Hayır” diyemeyen hükümet, buna da diyemedi!..
Ve konukevi şimdi hizmete açıldı.
Henüz kalanlar olup olmadığını bilemiyorum ama bundan sonra kalacaklar.
Tam pansiyon ve ücretsiz!
Resmi açılış töreni günün birinde belki Tayyip-Ahmet ikilisi tarafından yapılır, kırmızı kurdelesi kesilir!
Yedi bin şehidimizin havada uçuşan ruhları da olanı biteni görüp “İyi ki şehit olmuşuz be, can verdiğimize değdi doğrusu” der!
Güneydoğu’nun elektriği!
Sevgili okuyucularım, Mardin’in Kızıltepe ve Derik ilçelerinde büyük olaylar çıktı. Günler boyu süren elektrik kesintileri nedeniyle çiftçiler ve halk karayollarını kesti, polis ve jandarmayla çatıştı.
Sulama sistemleri çalışmayınca tarlalarının kuruduğunu söyleyen çiftçilerin isyanı güçlükle bastırıldı çünkü elektrik kesintisine mahkeme kararıyla son verildi.
Şimdi belki “Mahkeme kararıyla elektrik verilir mi” diye soracaksınız.
Olayın içyüzü başka.
Güneydoğu’da halkın büyük bölümü elektriği kaçak kullanıyor, bir kuruş para ödemiyor. Onların parasını ülkenin geri kalan coğrafyası ödüyor. Hepimiz ödüyoruz.
Kışın evler, işyerleri ve ahırlar elektrikli sobalarla ısıtılıyor. Geceleri elektrikli battaniyelerin altına giriliyor… Çünkü beleş!
Bu paraları hiçbir güç tahsil edemiyor.
PKK halka çağrıda bulunup “Sakın ola ki TeCe devletine para kaptırmayın” diyor.
* * * *
Enerji Bakanı Taner Yıldız kaçak elektrik oranını açıkladı:
Kızıltepe’de yüzde 95, Lice’de yüzde 90.
Bölge genelinde yüzde 76.
Geçenlerde bir kaymakam dert yanmıştı:
“Bizim ilçede elektrik faturasını sadece resmi kurumlar öder. Bu işle baş etmek mümkün değil, bizim devlet gücümüzü çok aşıyor.”
Kızıltepe ve Derik olayları işte bu yüzden çıktı. Para ödemeyen iki ilçenin elektrikleri kesilince ahali isyan etti. Bu durumda ne yapmalıydı?
Mahkemeden “Elektrik yeniden verilsin” kararı alındı. Aksi takdirde olayların daha da büyümesi kaçınılmaz olacaktı.
Güneydoğu’da elektrik olayı işte böyle!..
Her kesime posta koyan diktatör bu büyük vurgun karşısında sessiz, nedense hiç değinemiyor.
Güneydoğu’nun borcunu bize Anadolu ve Trakya’da nasıl olsa fazlasıyla ödetiyorlar!
Boşverin gitsin, Tayyip Güneydoğu’da oy yitirmesin!
Bu xəbər oxucular tərəfindən 1209 dəfə izlənilmişdir!
Google Yahoo Facebook Twitter
Del.icio.us Digg StumbleUpon FriendFeed