Güney Azərbaycan Milli Azadlıq Cəbhəsinin (GAMAC) təşəbbüsü ilə İranın Ankaradakı səfirliyi qarşısında etiraz askiyası keçirilib.
Aksiya GAMAC tərəfindən öncədən elan edildiyi kimi Suriya türkmənlərinə dəstək məqsədi güdüb.

Dekabrın 26-ı yerli vaxtla saat 12:00-da başlayan aksiya Koğulu parkında başlayıb. İran səfirliyinin qarşısına qədər hərəkət edən aksiyaçılar, bu ölkəni Suriyada törətdiyi cinayətlərə görə məhkum ediblər. Onlar “Türkmən dağı dirənir – Təbriz sizə güvənir”, “Bayırbucaq var olsun – İran rejimi xar olsun”, “İran İŞİDdir – İŞİD İrandır”, “İran rejimi kalleştir – Türkmən bizə qardaşdır”, “Torrurçu İran”, “Ölüm olsun İrana”, “Haray Haray mən türkəm” və s. kimi şüarlar səsləndirərək İranın Suriyadakı terror cinayətlərini qınayıblar.

Aksiyanın sonunda iştirakçılar tərəfindən Bəyanat da oxunub. Bəyanatda İran, Rusiya, PYD və Əsəd rejimi məhkum edilib və dünya ölkələrindən Suriyadakı türkmənlərin soyqırımına qarşı tədbir almaları tələb olunub.

Onlar İslam İnqilabı Keşikçilər Korpusunun (SEPAH) Suriyadakı terrorçu qüvvələrinin bölgədən çıxarılması və türkmənlərin qətliamında iştirak edən qüvvələrin cəzalandırılmasını istəyiblər.


Aksiyada oxunan Bəyanatın tam mətni:

“Değerli basın mensupları

Bilindiği üzere ortadoğu 2010 yılında Tunustan başlayan ve ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan bir süreç içerisinde çalkantılı bir döneme girmiştir. Bu dönem milyonlarca insanı heyecanlandırmış ortadoğuda onyıllarca dikta rejimlerini kurmuş yöneticilerin yıkılacağı ve demokrasinin yaygınlaşacağı olarak algılanmışken , kirli ellerin mudahalesiyle ‘ilerici bir devrim olmaktan çıkmış bir yıkım projesine dönüşmüştür’

Yeni ortadoğuya ayak uydurma ‘takiye’sinde bulunan İran rejimi bölgedeki sünni devletlere hakim diktatörlerin yıkılışını desteklediği halde söz konusu Suriye olunca gerçek yüzünü göstermeye başlamıştır.

Mazlum suriye halkı hele Hafız Esad diktatörlüğü döneminde katliama uğramış tüm demokratik talepleri demir yumrukla karşılanmıştır. Baba Esadın katlettiği 10 bin suriyelinin acısı henüz tazeyken , kendini İran İslam Cumhuriyeti olarak nitelendiren İran rejimi , gayri meşru suriye rejimiyle ittifaka girmiştir. İktidarı ölümünden sonra tüm diktatörler gibi kendi oğluna devreden Hafız Esad başlangıçta öyle görünse de asla kendi halkının demokratik taleplerini karşılamamıştır.

Arap Baharı dalgalarının Suriyeye ulaştığı günden itibaren İran rejiminin baskı güçleriyle birlikte kendi halkına kıyarak sivil eylemcilere karşı şiddet uygulamıştır. Bu şiddet kullanımı ise Dünyanın en kanlı iç savaşlarından birini tetiklemiş yüzbinlerce insanın katliama uğramasına sebep olmuştur. Söz konusu Suriyede bin ylın emaneti olan Türkman halkı da bu mezalime katlanmak durumunda kalmıştır.

Sayıları 2 milyonun üzerinde olan ve Suriyenin farklı bölgelerinde yerleşim gösteren Türkmanlar , başta Türkman dağı ve Bayır bucak Türkmanları olmak üzere direnişe geçmek durumunda kalmışlardır. Fakat bu direnişi kırmak isteyen Rusya , İran ve Esad rejiminden oluşan şeytan üçgeni , direnişçilerin yüreğine korku tünetmek için sivil Türkman halkının katliamına girişmişlerdir.

Bir yandan Rusya ve Esadın füzeleri sivil Türkman halkının başına yağdırılırken diğer yandan İran devrim muhafızları ordusunun 5 kıtada terör estiren kudüs birliklerinin paralı askerleri olarak bilinen teröristler ve esad rejiminin barbar ordusu , bu katliamdan sorumlulardır. Üstelik bölgede IŞİD gibi azgın ve uygarlığın yüz karası olan bir terör ordusuyla kutsal bir mücadeleye girişebileceklerken , anlaşılan planlı ve bilinçli bir şekilde Türkman kardeşlerimize karşı ‘etnik temizleme’ yapmak suretiyle bu vahşeti kelime anlamında bir ‘soykırıma’ dönüştürmektelerdir.

21.yüzyılın ortadoğusundaki bu ilk ve en kanlı soykırım , şüphesiz insani değerleri mahvetmekle kalmayacak ve buna karşı uluslararası camianın sessiz kalacağı takdirde , bu gidişle gelecekte yapılacak olan benzer trajedilere de emsal teşkil edecektir.

Sevgili basın mensupları ,

Biz 35 milyon İran Türkü ve Güney Azerbaycan halkı olarak , İran ve Rusyanın kanlı ellerinin gerek din gerekse IŞİDle mücadele maskesi altında suriyedeki halkların mücadelesine , düşmanca mudahale etmesini , milyonlarca insanın kendi yerlerinden edilmesini ve özellikle Türkman kardeşlerimize karşı yapılan etnik temizleme politikasını hem Esad rejimi , hem de işbirlikçileri olan Rusya , PYD ve İran teröristlerini kınıyoruz.

Bizler Güney Azerbaycan Türkleri olarak , fars faşizminin Suriyede işlediği savaş suçu ve cinayetlerini İran rejiminin taşnaklarla işbirliği yaparak Hocalıda , Türklere karşı uyguladıkları soykırımdan anımsıyoruz.

Bayırbucak mücadelesi Türk milletinin Suriyedeki kurtuluş savaşının adresidir ve şüphesiz her bir Türk gönülden bu mücadelenin yanındadır. Bu nedenle de zafer Türkman kardeşlerimizin olacaktır.

1-İran rejiminin , hiç vakit kaybetmeden , derhal tüm teröristlerini suriyeden çıkarmasını talep ediyoruz.

2-dünya çapında tüm sivil toplum örgütlerinden , İran ve Rusya rejimlerine ait birliklerini suriyeden çıkarmaya davet etmelerini istiyoruz.

3-suriyedeki Türkmanlara karşı işlenen cinayetin bir savaş suçu olduğu ortadayken bu suça ortak olanların uluslararası camia tarafından cezalandırılmasını istiyoruz.

4- Türkman dağı ve Suriye genelinde , İran , Rusya , Esad rejimleri ve PYDnin , savaşçıları ve komutanlarının uluslararası mahkemede yargılanmasını ve savaş suçundan cezalandırılmasını istiyoruz.”